Giresunspor oynadığı son sekiz karşılaşmada galip gelme
başarısı gösteremedi.
Bu müsabakaların içerisinde en çok Ankaragücü ile
oynadığımız maçta kaçan iki puana üzüldük. Direkten dönen, çizgiden çıkan, kalecinin
kurtardığı falan derken; elde edilen bir puan enflasyon ile boğuşmuş olduğumuz
günlerde emekliye, asgari ücretliye verilen ama eriyip giden zam gibi oldu. Yani
tadı tuzu olmadı.
Hakan Hoca da o karşılaşmanın sonunda sezonun en iyi oyununu oynadıklarını ancak
karşılığında bir puan alabildiklerini ifade etmişti. Lakin bu açıklamalar
taraftarı mutlu etmez. Çıkar biri ‘züğürt tesellisi’ der, diğeri ise ‘Hatice’ye
değil, neticeye bakarım’ yorumunda bulunur.
Başakşehir deplasmanı sonrasında ise hoca ‘İyi oynadık’ dese de Giresunlular hoşnut değil. Nasıl olsun ki. Top ne zaman
kendi yarı sahamızın ortalarına doğru gelse elimiz yüreğimizde oluyor. Öndeki
oyuncularımız ise etkisiz. Kaç maç oynamışız, henüz ilk 45 dakikada gol sevinci
bile yaşayamamışız.
İstanbul’daki mücadelede tribündeki Çotanaklar’ın isyanı
da vardı. ‘Yönetim istifa, artık yeter’ tezahüratları falan. Bu sıkıntılı
günlerde bu tepkilerin çığ gibi büyümemesi için acilen galibiyetin gelmesi
gerekiyor. O da İstanbulspor maçıyla olmalı.
Olmazsa mı? Tabiî ki lig uzun maraton telafisi mümkün
ama 90 dakika bittiğinde 12 puana
ulaşamazsak; bizim hastayı kulübün hemen karşısındaki Eğitim Araştırma
Hastanesi’nin doktorları bir araya gelse ayağa kaldırmaları zor olur.
Son iç saha maçı Ankaragücü maçındaki gibi oynayıp ‘Hatice’ ye de bakalım ama sonu da güzel bitsin ki ‘Netice’yi de görelim.
Hz. Mevlana
‘Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait…
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…’ demiş.
İstanbulspor maçıyla birlikle yeni
şeyler söylemek lazım. Zahmet olacak ama sanırım çok şey istemedim, sadece iyi oynayıp, 3
puanı alın yeter.