Soru da kinaye var; haklılar da…
Ne bileyim, yazamıyorum işte.
Sivasspor maçını izleyip, ardından evin yolunu tutarken,
17-18 yaşlarındaki bir çocuk soruverdi hemen ‘Abi düşermiyiz’ diye. Bilmem
dedim. Sonrasında iki kişiden daha aynı sözleri duyarak yola devam ettim.
Yazmayınca yüzüm kızarıyor, yazınca 42 yaşındaki Keşaplı
bendeniz, bir anda İrlandalı oluyorum.
Neyse madem aldık ele kağıdı kalemi. Doğru düzgün olgun
atak yok, bizleri heyecanlandıracak çok fazla pozisyon da yok. Golü yedik. Dedim
ki şimdi ağırlımızı koyar, sağdan soldan biraz baskı kurar, skoru eşitleriz.
45’te kalemizde gördüğümüz ikinci gol sonrasında bir
karamsarlık düştü gönlüme. Sivasspor’un kadro derinliği, oyuncu kalitesi,
tartışmasız Giresunspor’dan çok daha iyi. Maçın son anlarında vay be, nereye gitti
o top öyle diye bakarken, üçüncü golü yedik. Skor 2-0 ya da 3-0 önemli değil
ama ortaya konulan oyun umut vermiyor.
Maçtan sonra sosyal medyadaki sıkı Giresunspor
sevdalılarında bile ‘ Yahu nereye gidiyoruz?’ panik havalarına şahit olunca ve küme
düşme potasındaki takımlar arasındaki farkın, iyiden iyiye kapandığını görünce
hüzün doldu bir an içime.
Maçtan sonra Hakan Keleş hocayı da dinledim. Kötü
gidişatı düzelteceğiz diyor, ‘İnşallah hocam’ ama sen şimdiden devre arasında
kimi nasıl getireceğinin hesaplarını yapmaya başla bence.
Yönetenler de, ‘ Benim dediğim dedik’ dememeli; kendisi
gibi düşünmeyenleri Giresunspor düşmanı olarak görmemeli. Dinlemeli, sözde
değil, özde birleşmek için adımlar atmalı.
Bu takım düşer mi, dedim ya bilemem ama düşerse tüm
şehir düşer. Bu nedenle Giresunlular her zamankinden daha fazla takımına sahip
çıkmalı. Zaman o zaman. Günler, haftalar hatta aylar geçer ki keşke o günler de
bu takımın yanında olsaydık deriz.