Bütün bir hafta boyu kamuoyu, gerek ekranlarda gerek yazılı basında gerekse sosyal medyada Giresunspor'u yok saydı. Giresun her zaman isyanın adıdır

İstikrarsız gidişimize bir de geçtiğimiz hafta Adana Demirspor mağlubiyeti eklenince şampiyonluk açısından Altınordu maçı çok önem kazanmıştı. Hele son haftalara yaklaştığımızdan kaybedilecek puanların artık telafisi söz konusu olamayacaktı.
Bu nedenle İzmir’deki maç bizim için final maçı değerindeydi. 0-0 sonuçlandı. Liderlik koltuğundan olduk ama süper lige çıkma şansını da hala sürdürüyoruz.
Kısıtlı kadromuza Diarra ve Sergio sakatlıkları, Sergen de cezası nedeniyle giremeyince kırmızı-lacivertlilerle oynayacağımız maçın zor olacağını daha sahaya çıkmadan anlamıştık. Ancak şampiyonluk için sadece üç maçı kalmış bir takımın tüm enerjisini sahaya koyup büyük bir kazanma içgüdüsüyle mücadele vereceğine inanıyorduk. Hiç değilse böyle yaparlar diye umuyorduk. Gereken çabayı gösterdiler, tebrik ederim ama bir gerçek var o da maalesef takımın gücü bu kadar.
Maçın ilk on beş dakikası göğüs göğüs’e verilen bir mücadele şeklinde geçti. Doğru dürüst bir gol pozisyonu yaşanmadı ancak gözle görülür bir gerilim vardı maçta. Bizde Hayrullah onlarda da Metehan ilk bölümünün göze çarpan isimleriydi. 15-25 dakikalar arasında ise Altınordu bizim sahada daha çok göründü. Bu anlarda Onurcan yerinde çıkışlarıyla göz doldurdu. Hakem Tugay Kaan Numanoğlu ise oyunu devam ettirmek uğruna bizim çocuklara yapılan her harekete devam çekti. Baktılar hakem bir şey demiyor Altınordulular da olur olmaz her şeye itiraz etmeye başladılar. İlk otuz dakikada tek bir atağımızın olmaması kırmızı-lacivertlilerin üzerimizde nasıl bir baskı oluşturduğunun en büyük ispatıydı. Bu nasıl pres, bu nasıl kondisyon, bu neyin hırsı? Daha önceleri neredeydin ey Altınordu demek geldi içimden.
Otuzlu dakikalara girdiğimizde Altınordu biraz duruldu biz de nefes almaya, top yapmaya başladık.
İlk devre tamamlandığında aklımızda sert geçen, heyecanlı ancak gol pozisyonu yaşanmayan bir kırk beş dakika kalmıştı.
İkinci devre Erol Can’ın kaptırdığı topla pozisyona giren Altınordu’nun baskısıyla başladı. Fakat zaman içinde karşılık vermeye başladık. 55 ve 73.dakikalarda inanılmaz iki gol kaçırdık; birinde Traore topu dağlara taşlara atarken diğerinde Balde’nin vuruşunu kalecileri nefis çıkarttı. Zaman zaman bizim kalemizde de tehlikeler yaşandı ama sonuç çıkmadı.
1-Metehan ile Hayrullah’ın mücadeleleri maç boyunca sürdü. İkisi de çok başarılılardı.
2-Takım büyük bir özveri ile oynadı ancak oyun kurucusu olmayan bir takımla bundan daha fazlası olmaz. Mehmet Taş veya Sadi’nin 40-50 metreye attığı paslarla atağa kalkıyoruz, el adama güler…
3-Eren Tozlu bu maçı almayı çok istedi, çok mücadele verdi ama olmadı.
4-Takdirle izlediğim Altınordu oyuncusu Enis Destan’ın ayakları yere basmalı. Çok havalanmış.
5- Altınordulu Oğulcan(8), Furkan(24) ve Emre(27) bu maçı nasıl kartsız tamamladılar vallahi aklım almadı.
6- Her şey aslında beklendiği gibi gerçekleşiyor. O nedenle umutsuzluk yok. Süper Lig için iki maç kaldı. Biz bu işin üstesinden geliriz.
Bütün bir hafta boyu kamuoyu, gerek ekranlarda gerek yazılı basında gerekse sosyal medyada Giresunspor’u yok saydı. Giresun her zaman isyanın adıdır. O nedenle mücadeleye devam.

 




Paylaşmayı Unutma!