Trendyol 1. Ligde ilk 7 haftayı geride bıraktık.
Yeşil-Beyazlı temsilcimiz bu 7 haftada sadece 1 galibiyet ve 2’de
beraberlik alırken, 5 puan topladı.
Etimiz budumuz belli, ama maçlarda oynanan oyun ve
verilen mücadele, insanı hayretler içinde bırakıyor. Televizyondan maçı
izleyenler, Giresunspor’un hangi
ligde oynadığına adeta şaşırıyorlar. Geçen sezon Süper Ligden düşen bir takım,
bu kadar kötü olur mu?
Takımın kadro durumu belli, sezon öncesi kamplar ve
antrenmanlar yapıldı, kuvvet ve dayanıklılık üzerine çalışıldı. Daha ligin
başındayız, ama bazı futbolcularımız sanki sezon sonu gelmiş gibi mücadele
veriyor. Bu adamlar hiç mi antrenman yapmıyor. Daha önceden de yazdığımız gibi,
bu takımın adı da yok; tadı da yok..!
TV başında maç izleyen Giresunspor sevdalıları,
takımdaki ve oyuncularımızdaki acemiliği ve acizliği gördükçe adeta
kahroluyorlar. Özellikle son oynanan Altay
maçını ele alırsak, oyuncuların çoğunun sahada yürüyecek halleri yok.
Maçta mücadele yok, hırs yok, kazanmak için doğru-dürüst
bir çaba yok. Orta sahada iki pas yapamıyoruz, forvette ise hiç etkimiz yok. Çekdar ve Kuwas’a bi haller olmuş, sanki ilk defa sahaya çıkıyorlar.
Adamların ayakta duracak mecalleri yok. Genç ve tecrübesiz oyunculara fazla
sözümüz yok, onlar ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar. Bu iş biraz da
yetenek işi.
Tahtamız kapalı, bu gençler için büyük şans; ancak onlar
da bu şansı en iyi şekilde değerlendirmek zorunda olduklarını bilmeliler.
Çoğu maçlarda tecrübeli ayaklarımız da sahada yoklar.
Bir Erol Can, bir Saviçevic böyle mi olmalı? Kaptan Erol Can, halen kendine gelemedi,
halbuki bu oyuncunun tecrübesi ve kazanma hırsı, takıma güç katmalı. Saviçevic, ülkesinin Milli Takımı’na
seçilmiş, ama onda da hiçbir kıpırdanma ve hareket yok. Biz, tecrübeli
ayaklardan medet umuyoruz ama onlar bir türlü oyuna ve maça adapte olamıyorlar.
Takım olarak orta sahada ve özellikle ileri uçta bir
etkinliğimiz yok; durum böyle olunca da maçlarda gol atma becerimiz olmuyor.
Takımın en iyi yanı, defansımızın biraz sağlam olması ve özellikle kalecimiz Erkan’ın performansının harika olması.
Son oynadığımız Altay
takımı, yaşlı kurtlarla mücadele veriyor, sahada bizden beterler. Ancak,
biz bu takımın üzerine gidip gol yollarında hiç etkili olamadık. 40 yaşını aşan İbrahim bile, bizim oyunculara futbol dersi verdi. Onların
tecrübeli ayakları iyi iş yapıyor ve ayaklarına aldıkları her topu akıllı
kullanıyorlar. Bizim gençlerle karışık tecrübeli oyuncularımızdan doğru-dürüst
bir hareket göremiyoruz.
Kardeşim, sahaya çıkıyorsan; koşacaksın, mücadele
edeceksin, rakibine baskı yapacaksın ki; o zaman maçta bir hareket olacak ve
kazanmak için çırpınacaksın. Öyle sahada 90 dakika dolaşmak boşu boşuna
dolaşmak neyin nesi?
İdmanlarda ne yapıyorsunuz, koşmuyor musunuz? Sanki ilk
defa sahaya çıkıyorsunuz. Adam biraz mücadele eder, çaba gösterir ve hırs
yaparak rakibi zorlar. Her rakip adeta bizimle kedinin fareyle oynaması gibi
oynuyor ve bize doğru-dürüst top göstermiyor. Böyle mücadele olmaz, böyle
futbol oynanmaz.
El adama gülüyor, koskoca Giresunspor bu mu diyor. Adımız bile para etmiyor. Biraz basit
yazdım, ama işe teknik olarak girmenin pek alemi yok.
Bu takımdan daha iyi futbol ve mücadele bekliyoruz. Ve
sonuç olarak diyoruz ki, “Bu takım ne
zaman kazanacak, ne zaman göze hoş gelen bir mücadele sergileyecek?”. Böyle
gidersek, sonumuz hüsran olur.