Giresunspor önce Galatasaray, ardından da Kasımpaşa’yı yendikten sonra ‘Bu takım Avrupa’ya bile gider hacı’ diyenleri duymuştum.

Biz Avrupa’ya değil de seneye, Kadıköy’e, NEF Stadı’na ya da Trabzon’a yine gidelim yeter.   Haftalardır süren 3 puan özleminin son bulmasını umut ederek, tuttuk Çotanak Spor Kompleksi’nin yolunu.

Ankaragücü’nün aldığı bir puan direk geçen hafta Fenerbahçe ile oynadıkları maçın katili Gökhan’a yazar. Maçtan sonra daha evvel Giresunspor’da da çalışan hocası Nihat Yüksel’e  ‘Bir haftada ne yaptın bu Gökhan’a’‘dedim.  Kariyer maçı oynadı adeta.

Giresunspor’da kaybedilen iki puan kime yazar. Başta Bajic olmak üzere o golleri kaçıranlara mı? Yok ya; ben de topu taca atıp, Hakan Hoca’ya mı yazar diyeyim. Ne güzel dünya değil mi. Bir de şu açıdan bakalım mı? Bizim bir Umutumuz vardı.  Şu avukat çocuk, hani o attığı gollerle bizi ayakta tutan. Ne yapıp edip, O’nu da geldiği yere yani İstanbul’a postaladık. Düşünsenize kalsa Bajic’den daha faydalı olabilir miydi.

Ankaragücü’nün attığı golden sonra kale arkası ‘Söylesene Hakan Hoca bu takım neden oynamıyor’ diye tempo tutmaya, bir süre sonra ise maraton alkışlarla onlara karşılık vermeye başladığında Bajic’in skora denge getiren golü geldi. Maç 1-1 bitti, hemen müzik son ses açıldı. Maçı kazanan  olsaydık, ‘Büyük başkan’ tezahüratları yapılsın diye müzik açılma gereksimi duyulmazdı. İnsanların tepkilerini, düşüncelerini dile getirmesine bile istemiyorlar.

  Dedim ya ihaleyi Hakan Keleş’e yıkarız da. İnsafsızlık olur. Futbolcuyu itecek, onları heyecanlandıracak,  hocanın çalışma arzusunu kamçılayacak bir yönetim anlayışı yok gibi geliyor bana. Şehrin valisini, belediye başkanını, milletvekillerini ve bir çok sporseverini küstürmüş bir yönetim var takımın başında. Giresunspor sevdalılarını her zaman iri ve diri tutacak basın da yok da. Neyse malumunuz.  Dezenformasyon yasası çıktı. Bana doğru gelenin yanlış anlaşılmasından korkarım bundan sonra.

Şimdi önümüzde üç kritik maç var. Başakşehir deplasmanı, iç saha da İstanbul, sonrasında Kadıköy’de Fenerbahçe randevusu. Rahmetli Barış Manco ne diyordu. İşte deve, işte hendek.

Yasaya rağmen son sözüm şu olsun. Yukarıda saydığım maçlar da kötü geride kalırsa, dünya kupası maçlarının olduğu dönemde bazı ayrılıklar yaşamalıyız. Yoksa Süper Lig ile ayrılık yaşayabiliriz. Kalın sağlıcakla




Paylaşmayı Unutma!