Yönetilen sınıflar
futbol sayesinde birlik, bütünlük aidiyet gibi duygularla ezilen ve
kendi değersiz benliklerini daha üst bir kaynağa sunarlar. Yöneten sınıflar ise
futbolun bu özelliklerini toplumun nabzını tutmak için kullanırlar.
İşte bizim
de nabzımızı tutarak, bu kulübü bu hale getirdiler. Daha doğrusu ise
başkan bu nabzı geçmişe bakarak tutmaya ve kendi başarısızlığını kişilere
ortak etme yoluyla buraya kadar geldi.
Anlattık, söyledik. Hep kendi doğrularında gitti.
Yaptığı söylemler; yorumlar, hatta serçe nişlerle hep haklı olduğunu
vurguladı. Haklı tarafı neydi onu bile yansıtmadı. Bu kulübü bu hale
düşürdü. Çünkü kendini avunmaktan başka yaptığı bir şey yoktu. Taraftarları
ümitlendirip; “bunları yapacağız” diyerek herkesi hayali sukuta uğrattı.
Elinde avucunda kalan birkaç futbolcuya parasını
ödemeyip serbest kalmalarını sağladın. Eğer maddi kaynakların yoksa bu zor
şartlara uyum sağlayamıyorsan, neden kulübün başkanlığına talip olduğunu
açıklayabilir misin?
Yaptığın yönetim tablosu ile buraya
geldiğinde tablo da kimler vardı dersek nasıl yanıt
vereceksin.Toplantı yapıp kimler verdiği sözleri tutmadı diyeceğine, sen
verdiğin sözleri unuttun mu onu söylemelisin.
Kulüp İkinci Lige doğru gidiyor. Sen hâla ‘şu bu’
diye kendini avutmaya mı çalışıyorsun. Bu kadar başarısız bir başkan neden hâlâ
istifa etmez bir türlü anlamıyorum. Hâlâ kulübün borç batağında olduğunu
bile bile teknik ekibe verdiğin paraların doğru olduğuna mı inanıyorsun.
Genç dinamik Giresun çocuklarının artık bu takıma sahip
çıkma zamanı gelmiştir. ‘Ben yoluma,
Giresunspor yoluna’ deyip bir an önce bu sevdadan vazgeçmelisin.
Her yönü ile bu taraftarı şoka uğrattınız.
Geçici şeylerle dolu bir dünyada , sen de geçici ancak Giresunspor kalıcıdır. Bu böyle biline. Esen kalın.